SEO Performansını Düşüren 6 Tasarım Hatası

En iyi web sitelerinin hem kullanıcılar hem de arama motorları için tasarlandığı konusunda hepimiz hemfikiriz. Bu demek oluyor ki, sitenizi güzelleştirmek uğruna fonksiyonellikten ve iyi bir kullanıcı deneyimi sunmaktan ödün vermemelisiniz.

soe-performansina-zarar-veren-tercihler

Bu yazımızı okuyarak SEO performansınızı olumsuz etkileyebilecek 6 tasarım hatasını keşfedebilir ve bu hatalardan kaçınma yöntemlerini öğrenebilirsiniz.

Bazı ürünlerin neden bütün özelliklere sahip olacak şekilde üretilmediği aklımızı kurcalayan bir durum olabilir. Örneğin bir akıllı telefonda x özelliğin olması ama y özelliğinin olmaması, ürünün çekiciliğini azaltabilir. Tasarımcılar, geliştiriciler ve pazarlamacılar kimi zaman bazı özelliklerden taviz vermek zorunda kalabilirler. Kimi zaman fiziksel kısıtlamalar yüzünden, kimi zaman da maliyetten kısmak için bazı ürünlerin / hizmetlerin bütün özelliklere sahip olması mümkün olmaz.

Aynı durumu bir Web sitesi için ele almak gerekirse, günümüzde bazı standartlardan bahsetmek mümkün. Örneğin “Arama yap”, “Sosyal medyada paylaş butonları”, “Bunlar da ilginizi çekebilir” gibi bazı fonksiyonlar, siteye gelen trafiği ve kullanıcı deneyimini artırmak için kullanılmaktadır. Küçük ve büyük ölçüde değerlendirebileceğimiz bu tür fonksiyon ve tasarım tercihleri bazen iyi bazen de kötü sonuçlar doğurabilir. Bugün bu konuda sıkça karşılaştığımız bazı hatalardan bahsetmek istiyoruz.

Hata 1: Büyük Görsel ve Video Dosyaları

Tasarımla doğrudan ilgili olmasa da, bir Web sitesinin görsel zenginliğini belirleyen en önemli faktör site içerisinde kullanılan medya dosyalarıdır. Butonlardan hareketli gif’lere, video dosylaarına kadar her şey “medya” olarak sınıflandırılabilir. Kimi zaman CSS ile, kimi zaman yerleştirme kodu kullanılarak oluşturulan görsel öğeler doğru kullanılmadığında başınıza bela olabilir. Sitenize bir medya yüklediğinizde, o medyanın kullanıcının gözüne hoş gelmesini istersiniz. Bu yüzden kaliteden ödün vermek istemezsiniz. Ancak yüksek boyutlara sahip bir medyanın kullanıcının gözüne hoş görünmeden önce hızlıca yüklenmesi ve görüntülenebilmesi pek mümkün olmayabilir. Yani öncelikle taviz vermeniz gereken bir ‘kalite’ durumu var, kullanıcının medyayla etkileşim kurmadan önce o medyayı görüntüleyebiliyor olması gerekir.

Görsel dosyalarıyla ilgili yapılabilecek en doğru şey, görselin fiziksel boyutunun olabildiğince küçük olması. Günümüzde internet çok yüksek hızlara ulaşmış olsa da, bir kullanıcı her zaman en yüksek hızla internete bağlanmıyor olabilir, ayrıca kullanıcı limitli bir internet bağlantısına sahip olabilir. Bunun gibi durumlarda Web sitenizin basit bir yüksek boyut sorunundan dolayı yavaş açılıyor olması gerçekten talihsiz bir durumdur.

Sitenizdeki medya dosyalarını geriye dönük güncellemek adına bir limit belirleyebilirsiniz. Örneğin görsel dosyalarınızı ideal bir boyuta çekebilirsiniz, bizim tercihimiz genelde 250 kilobayt civarında oluyor. Dosya boyutu büyüdükçe görselin açılma süresi daha da artacağından, sizin de bir limit belirlemenizi tavsiye ederiz. Detaylı bilgi için buyrun: Görsel optimizasyon ipuçları

Görüntülü medyalarda, özellikle video dosyalarında ise harici bir video servisiyle birlikte yerleştirme kodu kullanmanızı öneririz. Bu konuda en hızlı hizmet veren servis olarak YouTube, site yükleme hızını olabildiğince az etkileyecek ve ayrıca YouTube kanalınızla da karşılıklı trafik etkileşimine girme şansı yakalayacaksınız.

Hata 2: Görsel Dosyalarında Kullanılmayan Bağlantı Metni

Bağlantı metinleri arama motorlarının içeriğini anlayamadığı dosyaların tanımlanması için kullanılabilecek oldukça faydalı bir özelliktir. Bağlantı metni kavramını görseller için “alt text” olarak da kullanıyoruz. Bir görselin içeriğinin anlaşılması için ona bakmanız gerekir. Ancak arama motorları için görsel, bir dosyadan ibarettir ve içeriğinin ne olduğu bu şekilde anlaşılamaz. Arama motorunun görsel içeriğini anlayabilmesi için bir alt text’e ihtiyacı vardır. Kullanacağınız görselle ilgili olan ve bu görseli en iyi şekilde tanımlayan alt text’i her zaman ve her görsel için kullanmanızı mutlaka tavsiye ederiz.

Bir hata olarak ele alındığındaysa alt text, sıklıkla karşılaştığımız bir durumu ortaya çıkarıyor. Özellikle elle oluşturulmuş içerik yönetim sistemlerinde (Custom CMS) veya bazen hazır olarak alınmış içerik yönetim sistemlerinde (Proprietary CMS) bir görsele alt text eklenmesini sağlayacak olan alanın açılmamış olduğunu görmekteyiz. Bu alan diğer CMS öğeleri gibi içerik yöneticisinin erişimine açık ve düzenlenebilecek şekilde hazırlanmalıdır.

Hata 3: Eksik Başlık Etiketleri (Özellikle H1)

Başlık etiketleri içerik hiyerarşisinin belirlenmesi için en önemli öğe olarak karşımıza çıkar. Özellikle ana sayfada kullanılmayan H1 etiketi, hem tasarım, hem kullanıcı deneyimi  hem de SEO açısından olumsuz bir durum ortaya çıkarır. Sıklıkla karşılaştığımız hatalardan biri de budur, bir tasarımcının “sayfada yer kalmadı” diyerek kaldırdığı H1 etiketinin eksikliği daha da olumsuz sonuçlara yol açabilir.

Karşılaştığımız bir diğer hata da, başlık etiketlerinin CSS tarafında düzgün ayarlanmaması sebebiyle görünümde ortaya çıkan gariplik. Bazı tasarımcılar sadelikten yanayken, bazı tasarımcılar abartılı görünümler kullanmayı tercih edebilir. Gereğinden fazla büyük H1 etiketleri veya gereğinden fazla küçük H1 etiketleri kullanmak kullanıcıyı yormaktan başka bir işe yaramaz.

gereginden-fazla-buyuk-h2
İşte gereğinden fazla büyük kullanılmış bir H2 örneği.

Bazı ‘uyanık’ tasarımcılarsa, aşağıdaki videoda da örneklendiği gibi CSS kodlarıyla oynayarak yazılı içeriğin tamamını başlık etiketi olarak gösteremeyi tercih edebiliyor. Bu alışkanlık geçmişte kalmış olsa da, günümüzde denemiş olanlar olduğundan emin sayılırız.

Detaylı bilgi için buyrun: Başlık Etiketleri Nasıl Efektif Kullanılabilir?

Hata 4: Açılır Pencereler, Reklamlar

Günümüzde hala tanıtım amaçlı açılır pencere kullanan Web siteleri kaldı mı? Kaldıysa kendilerine söyleyin, çok ayıp ediyorlar. Açılır pencereler (pop-up) kullanıcı deneyimini olumsuz etkileyen en önemli öğe olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki kullanıcılar çok sıkıcı buldukları açılır pencereler yüzünden reklam engelleyici eklentiler kullanmaya başladılar. Bu eklentilerin kullanım oranları öyle bir arttı ki, çoğu Web sitesi reklam engelleyici olduğu için içeriği görüntülemeyi reddetme noktasına geldi. Çünkü bu Web sitelerinin reklamdan başka gelirleri yok ve görüntülenmeyen / tıklanmayan reklamların hiçbir anlamı yok onlar için.

reklam-acilir-pencere-adblock

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, sitenin reklam engelleyen bir eklenti olduğunu tespit etmesi sonrasında kullanıcı siteye giriş yapamıyor, sitenin içeriğini görüntüleyemiyor. Burada tasarımcıların biraz dürüst olmasını ve oturup düşünmesi gerektiğini söylersek bize kızmazsınız umarız. Çünkü bazı reklamlar gerçekten rahatsız edici, özellikle açılır pencereler yıllar boyunca kullanıcıların şikayet ettiği bir öğe olmaya devam ediyor. Google da uyarıyor; kullanıcıların içeriğe erişmesini zorlaştırmayın.

Tasarımda yapacağınız ufak değişikliklerle birlikte kullanıcılarınıza daha sade ve efektif reklam sunabilirsiniz. Bu konuda tasarımsal anlamda bir tavsiye vermesek de, nelere dikkat etmeniz gerektiğiniz konusunda ipuçları verebiliriz: Kullanıcıları rahatsız eden reklamları tespit etmek

Hata 5: Sonsuz Kaydırma (Infinite Scrolling)

Yanlış yapıldığında, bu popüler web tasarım tekniği SEO performansınıza gerçekten zarar verebilir. Sonsuz kaydırma, kullanıcı sayfanın altına geldiğinde daha fazla içerik yükler. Sayfalandırmanız doğru ayarlanmazsa, arama motorları sayfalarınızı tarayamaz.

Diyelim ki 100 sayfa olan blogunuzda sonsuz kaydırmayı etkinleştirdiniz. Varsayılan olarak yalnızca en yeni 10 yayını gösteriyorsanız, arama motorları bu 10 yayını görecektir. Arama motorları web sitelerini bağlantılarla taradıklarından, en üstteki 10 makalenin ardındaki sayfada daha fazla içerik olduğunu bilmelerinin hiçbir yolu yoktur. Ayrıca sonsuz kaydırma esnasında bir kullanıcı deneyimi sorunu ortaya çıkar. Kullanıcı sayfanın alt tarafına doğru indikten sonra bulunduğu sayfadaki bağlantılardan birine tıklayıp geri dönmek istediğinde, kaldığı yere dönemez ve kendini sayfanın en başında bulur. Bu da olumsuz bir etki ortaya çıkarmaktadır. Fakat kullanıcının bulunduğu bölümü otomatik olarak bağlantılı hale getirirseniz, kullanıcı geri tuşuna bastığında o bağlantıya dönecek ve kaldığı yerden devam edebilecektir.

Ancak meraklanmayın, artık sonsuz kaydırma sayfalarını arama motoru dostu hale getirebilirsiniz.. Google Web Yöneticisi Blogunun Sonsuz Kaydırma ile ilgili sağladığı talimatları dikkatle izleyerek sonsuz kaydırmaya sahip olan Web sitenizi SEO uyumlu hale getirmeniz mümkün olabilir.

Hata 6: Yetersiz İçerik / Yanlış Strateji

Ürün ve hizmet sayfaları, web sitenizdeki en önemli sayfalardır. Hedef anahtar kelimelerin yer almaması, ürün veya hizmetinizin tam olarak açıklanmıyor olması yetersiz içeriğe örnektir. Sıklıkla karşılaştığımız hatalardan biri de budur, ürün görselinin her şeyi anlattığını düşünebilirsiniz ancak müşteri açısından durum hiç de öyle değildir.

Ürün ve hizmet sayfalarında yetersiz içeriğin olması tek başına eline alınmamalıdır, diğer sayfalarınızın da yeteri kadar içeriğe sahip olması her zaman en doğru seçim olacaktır. Tasarım açısından bakıldığındaysa, ürünün veya hizmetin kullanıcıya ulaşmasını sağlayacak olan yolların gereğinden fazla karmaşık ve uzun olması yetersiz içerik kadar yanlış stratejinin de sonucudur. Basitçe değerlendirmek gerekirse bir kullanıcı seçtiği ürünü satın almak için karmakarışık formlar doldurmamalı, “sepete ekle” butonuna bastıktan sonra da “satın al” butonuna basıp ödemesini yapabilmeli ve siparişin gelmesini bekleyebilmelidir. Bu süreci gereğinden fazla uzatmak ve kullanıcıya ürün / hizmet ve satın alma süreci hakkında yeterli bilgi vermemek hem güvenilirliğinizi hem de SEO performansınızı olumsuz etkileyecektir. Bu yüzden ürünlerinizin ve / veya hizmetlerinizin detaylı olarak açıklanması ve satın alma sürecinin kolaylaştırılması en önemli faktördür.

Sonuç: Tasarım Tercihi Değil Fayda

Bazı tasarımcılar bir fonksiyonu kendine göre uygulayabilir ve buna “tasarım tercihi” diyebilir. Açıkçası bu biraz kolaya kaçmaktır ve her zaman efektif değildir. Duruma kullanıcı açısından bakmak ve kullanıcı faydasını ön plana çıkarmak gerekir. Öncelikli hedef kullanıcı deneyimiyken, bir sonraki hedef de SEO performansını korumak ve artırmak olmalıdır.

Yaptığınız tercihler Web sitenizin güzel görünmesini sağlayabilirken kullanıcı deneyimine ve SEO performansına zarar vererek aslında iyi bir şey yapmadığınızı gösterebilir. İster yeni bir web sitesi tasarlıyor olun veya mevcut bir web sitesini yeni baştan inşa etmek üzere olun, bu kritik SEO öğelerini unutmayın. Sonuçta, kimsenin arayıp bulamayacağı veya caydırıcı bir kullanıcı deneyimi sunan “güzel görünümlü” bir web sitesi ne işe yarar?

Paylaş!

Bunlar ilginizi çekebilir

Popüler Yazılar

Son Yazılar

Semrush Partner